17 Ocak 2009 Cumartesi

Neden ALTAN CİVELEK!


Çocukken, ayrı düşen anne ve babasını birleştirebilmek için dedesinin ve babaannesinin “bir ağaçta öten GUGUK kuşunu kaçırmadan o ağacın bir parçasını koparabilirsen en büyük dileğin gerçekleşir” rivayetine uyan yüreği, birçok yüreği birleştiren ses olur Guguk(bülbül) Kuşu misali.

Şarkılarını kendi penceresinden aktarmaya çabalayan Altan CİVELEK bu yüzdendir ki birçok yüreğin tutunduğu bir dal oluverir. Tıpkı büyük üstat Oktay Rıfat’ın da söylediği gibi “Anılar kuşlar gibidir/ Dal ister konacak …”

O, içinde “KARA”yı barındıran Ankara’nın kıyısına denizi; Karadenizi, Deniz Gözlüm ile getirerek Ankara’nın denize kavuşmasını sağlar ve yeniden AnKARA’dan denize, KARADENIZ’e açılır; “Ankara’ya deniz getiren çocuk” ünvanını alır, dinleyicilerinden.

Peki, Neden mi Altan CİVELEK!

• Kalbimize ve ruhumuza el değmemiş ışığıyla dokunduğu için Altan CİVELEK.
• Karadeniz'e ak bir sevdayla bağlanarak her şeye rağmen ağzının kenarında hep bir umut lekesi durduğu için Altan CİVELEK.
• Kalbimizin ve aklımızın aynı şeyi söylediği ender değerlerden biri olduğu için Altan CİVELEK
• Hayata bir şey eklemeden geçip gitmek istemediği için Altan CİVELEK.
• Kırk kapının mandalını çalmadan dilsiz,sağır,kör kendine yabancı bir dünyaya şarkılarını söylediği için Altan CİVELEK dedik ve bir de kendisine sormak istedik, NEDEN?

Yasemin AKTAŞ : Altan Civelek nasıl bir çocuktu, küçükken de tek düşüncesi şu an olduğu gibi müzik miydi?

Altan CİVELEK:
Altan Civelek çok yaratıcı bir çocuktu diyebilirim. Çok fazla oyuncağı olmayan ama zeytinyağı tenekelerinden tutunda, su bidonlarına kadar, eski karyola yaylarından tutun, fındık ağacının dallarına kadar, bitmiş pillerden bozulmuş radyo, ütü, gibi aklınıza gelebilecek her türlü cisimden kendisine oyuncaklar üretecek kadar azimli ve çalışkan bir çocuktu. Okula gidebilmek için her gün dağın başından kalkıp iki km yol giden, akşam karanlık bastığında da o yolu tekrar geri dönmek zorunda olan, başka bir akrabasının evinde kalmayı hiç sevmeyen, bu inadı yüzünden de sık sık yabanî hayvanlarla karşılaşma pahasına da olsa karanlıkta o patika yollardan evine mutlaka gidecek kadar da cesaretli, inatçı bir çocuktu.
Sanırım oldukça da zeki ve çalışkan bir öğrenciydi. İlkokuldayken öğretmenleri ona, konuları çok çabuk kavrayıp çok hızlı öğrendiği, henüz okula başlamadan okumayı ve yazmayı bildiği gerekçesiyle bir sınıf atlatmayı bile teklif etmişlerdi. (Bu teklif yaşının küçük olduğu ve ileride zorluk yaşar gerekçesiyle babası tarafından kabul edilmedi)
O yaşlardayken en büyük hayali; dedesinin en çok istediği okulu okuyup, emrinde bir sürü askerin olacağı, üstelik üniformalarını da çok beğendiği büyük bir komutan olmaktı. Biraz daha büyüdükçe müzik aletlerini tutabilecek, onlardan ses çıkartabilmeyi başarabilecek yaşa geldiğinde ise zaten tutkusunun avuçlarının içinde olduğunu anlamış, onlarla neler yapabileceğinin hayallerini kurmaya başlamıştı.


Yasemin AKTAŞ : Müzik yaşamın her evresine hakim yegâne sanat dallarından biri öyle ki daha anne karnında kalp atışlarıyla yaşamımıza dair ritmimiz kazanırız bile. Siz küçük yaşlarda kendinizi müziğin içinde hangi evrede buldunuz. İçinizdeki ayna “müzik” nasıl yüzleşti sizinle?

Altan CİVELEK:
Aslında kendimi müziğin içinde bulduğum evre, yaşadığım küçük kasabanın(KEMALPAŞA) orkestra ile tanışma evresiyle aynı döneme denk geliyor. Babam, amcamlar ve birkaç yetenekli arkadaşlarıyla birlikte düğünleri daha eğlenceli, daha dolu hale getirebilmek için bir grup kurmaya karar vermişler. Ankara ya kadar gelip; org, bateri(davul), elektrogitar, bağlama, küçük vurmalı çalgılardan oluşan müzik âletleri ve bunları bir bütün olarak izleyicilere duyurabilecekleri ses düzeni satın almışlar. Memlekete döndüklerinde de herkes bir enstrümanı sahiplenip çalmaya başlamış. Burada benim asıl şaşıp kaldığım nokta -ki bugün bile amcamlara sorduğumda; ‘’yetenek’’ cevabını alırım- daha önce bu müzik âletlerinden sadece bağlamayı bilen bu kişiler çok kısa sürede nasıl bunca enstrümanı kullanmayı öğrendikleridir. Sonuç olarak, kısa sürede iyi müzik yapmaya ve her düğünden talep görmeye başlamışlar. Bende bu durumun içinde zevkle görev almaya başlayarak, müzikle ve eğlence sektörüyle yüzleşmiş bulundum.



Yasemin AKTAŞ : Müzisyen bir aileden geliyor olmanız, küçük yaşlarda müzikle beslenen potanız, müzikteki potansiyelinizi ne kadar ve nasıl etkiledi?

Altan CİVELEK:
Bir kere resmi bir eğitim almadan, alaylı dediğimiz bir müzik bilgisine daha doğuştan sahip oluyorsunuz. Sonrasında onların tecrübelerinden yararlanarak sahne duruşunuzu, repertuar seçiminizi, programınızın gidişatını belirleyip daha da geliştirebiliyorsunuz. Onların yaptıkları doğru ve yanlış şeylerden kendinize dersler çıkartarak çok daha iyi olma yolunda adımlar atabiliyorsunuz. Bunun içindir ki müzisyen bir aileden gelmiş bir kimsenin, sahne ve müzik hayatında çok fazla avantajı olduğunu düşünüyorum


Yasemin AKTAŞ : Bu etkilenim sonucu kuşaklar arası bir köprü kurmuş oluyorsunuz aslında… Nine ve dedenizden dinledikleriniz-derledikleriniz, babanızdan dinledikleriniz ve kendi kuşağınızdan derledikleriniz size repertuar ve müzikalite olarak nasıl yansıyor?

Altan CİVELEK:
Bu durumu günümüz sahnesinde çok ihtiyaç duyulan geniş repertuar ve her tarzdan şarkılar bilmekle bağdaştırabiliriz. Bilindiği üzere çok kültürlü bir ülkede yaşıyoruz. Ben ise o ülkenin her bölgesinden gelmiş insanların yaşadığı Ankara da müzik yapıyorum. Sahne aldığım yerde, küçükken, dinlediğim türküleri okuyabiliyor, kendi kuşağımın şarkılarıyla harmanlayıp, beni dinlemeye gelenlerin güzel vakit geçirebilmesini sağlayabiliyorsam çok şey borçluyumdur o kuşaklara diye düşünüyorum.

Yasemin AKTAŞ : Şarkılarınızı Internet siteniz üzerinden duyurmaya/dağıtmaya ne kadar daha devam edeceksiniz?

Altan CİVELEK:
Aslında bu durumu değiştirmeyi hiç düşünmedim. Çünkü günümüz şartlarının en iyi iletişim sistemi olan internetin bize sunduğu olanaklarından yararlanmakta bir sakınca görmüyorum.
Birçok kişi bu duruma maddî bir getirisi olmadığı, bana kazanç sağlamadığı düşüncesiyle karşı çıksa da, ben beğendiği sanatçının albümünü almak isteyen dinleyicinin internet üzerinden indirme fırsatı olmasına rağmen, yinede o albümü satın alacak kadar bilinçli olduğunu düşünüyorum.
Bu fikrim albüm çıktıktan sonra değişir mi bilmiyorum. Çünkü şu anda şarkılarımı net haricinde bu kadar kişiye ulaştırma imkânına sahip değilim.


Yasemin AKTAŞ : Sizden gelecek en küçük bir gelişmeyi sabırla bekleyen dinleyici kitlenizi sevindirecek, paylaşmayı düşündüğünüz yeni kayıtlarınız, yeni çalışmalarınız var mı?

Altan CİVELEK:
Daha önce de belirttiğim gibi, burada yaptığım tarzın ve çalıştığım sektörün biraz daha Karadeniz den, yöresellikten uzak oluşu sebebiyle, çok fazla yeni çalışma yapamadım. Dinleyicilerimin beğeneceğini umduğum birkaç yeni şarkım var. Fakat bunları fırsat bulup da henüz kayıt altına alamadım. Daha önce dinledikleri bir iki şarkının yeniden stüdyo düzenlemesini yaptık. Onları da okuyup bitirdikten sonra en kısa sürede sizlerle paylaşmayı düşünüyorum.

Yasemin AKTAŞ : 2007 yılında hem festival hem de şenlik etkinlikleri olsun birçok programlara katıldınız. Hatta Ardeşen Sırt Yayla Şenliği ve KASTOP organizatörlüğünde “4. Karadeniz Haftası ve Şöleni” bunlardan bazıları... Önümüzdeki günler için planlama aşamasında olan projeleriniz var mı?

Altan CİVELEK:
Katıldığım bu organizasyonlarda kendi eksik yanlarımın çok fazla olduğunu gördüm. Özellikle de, kendime ait bir orkestramın olmayışı, buna bağlı olarak oluşturulmuş bir Karadeniz repertuarı, provası yapılmış bir sahne programımın olmayışı, önümüzdeki organizasyonlara katılımımı biraz geciktirecek gibi görünüyor.
Bu eksiklikleri Ankara da Karadeniz üzerine kurulu bir sahne yapmıyor oluşuma, sadece Karadeniz müziği yaparak geçiminizi sağlayabileceğiniz, bir mekân, bir potansiyel bulunmayışına bağlayabiliriz. Sanırım albüm yapıncaya kadar bu tür organizasyonlarda çok fazla yer bulamayacağım.


Yasemin AKTAŞ : Yorumcular yetenekleri ve yorumları nispetinde esere ışıltılarını saçarak eserin gerçek değerine kavuşmasını sağlarlar. Siz bu anlamda “Deniz Gözlüm”e gerçek değerini teslim eden güçlü bir yorumcusunuz. “Deniz Gözlüm” ün sizdeki “iz”i ne?

Altan CİVELEK:
Deniz gözlümü ilk dinlediğimde, sürekli tekrarlayan, istesem de atamadığım bir nakarat olmuştu beynimde. Her an çalmak, söylemek geliyordu içimden. Şarkının hem sözleri, hem melodisini öyle uyumlu, öyle güzel yapmış ki sevgili Ebral Aydın; beyni meşgul etmemesi mümkün değil. Hem bir aşk şarkısı, hem bir Karadeniz şarkısı, hem de benim gibi çok duygusal bir adam, duygu yoğunluğu yaşadığı bir dönemde okuyup kaydetmiş. Deniz gözlüm’ü yazan olmamama rağmen; her satırını yaşamış biri gibi hissediyorum kendimi. Tıpkı şarkıyı dinleyen tüm dinleyicilerin hissettiği gibi.

Yasemin AKTAŞ : “Deniz Gözlü”mü kayda aldığınızda aklınızın ucundan geçer miydi dinleyenlerin dj lere bir kere daha çalması için yalvaracakları?

Altan CİVELEK:
Aslında şarkının bende bıraktığı etkiyi göz ününe aldığımda, dinleyen herkesin çok beğeneceği, çok etkileneceği bir duruma geleceğini tahmin ediyorum. Ancak hiç internet aracılığıyla ya da elden ele dolaşarak bugün ki durumuna gelebileceğini tahmin etmemiştim. En azından herhangi bir albümde okunmadan bu kadar duyulacağını düşünmemiştim.

Yasemin AKTAŞ : “Deniz Gözlüm”e ilk ses veren onu dinleyici ile ilk buluşturan sizsiniz profesyonel anlamda… Sizden başka da “Deniz Gözlüm” e ses yükleyenler oldu, hatta “Deniz Gözlüm” albümlerde de yer buldu. Ancak “Deniz Gözlüm” deyince akla gelen tek isim ve yüreklere işleyen tek ses, sizin sesiniz oluyor. Bu da “Deniz Gözlüm”ün sizinle hayat bulduğunun bir kanıtı değil mi?

Altan CİVELEK:
Bazı şarkılar vardır her zaman ilk okuyanından, ilk dinlediğiniz kişiden duymak istersiniz. Ondan başkasına yakıştıramazsınız. Deniz gözlüm’ü benden önce bir başkası okumuş olsaydı belki de onunla duyulabilirdi, sevilebilirdi. Bu sadece benim yorumumla ilgili bir durum olmaktan çok, şarkının gerçekten iyi bir şarkı olmasıyla ilgili bir durum olsa gerek. Yine de ilk okuyan olduğum için, benim sesimle hayat bulduğu için çok mutlu olduğumu söyleyebilirim.


Yasemin AKTAŞ : “Ankara’ya deniz getiren çocuk” olarak anılıyorsunuz. Aslında her yüreğe deniz getirip su serpiyorsunuz, duygularımıza sesinizle-yorumunuzla değerek… Kimine candan bir ağabey, kimine candan bir dost, kimine göre de aşkı en güzel anlatan ve yaşatansınız. Hepsi olmayı nasıl başarıyorsunuz ki sizi yıllar önce tanıyıp sevenle yıllar sonra tanıyıp sevenin heyecanı arasında hiç fark olmuyor?

Altan CİVELEK:
Ben sizin hattınız da nasıl bir yer ediniyorum? Siz bana ağabey, arkadaş, dost hangi gözle bakıyorsunuz! Bende sadece sizin görmek istediğiniz kişi olmaya çalışıyorum. Hiç kimseye ısrarla ben senin arkadaşınım, ya da ben senin ağabeyinim dememe gerek kalmadan, o kendi istediği yere koyuyor beni. Dolayısı ile herkes kendi hayatında ki eksik yanını tamamlıyor galiba benimle. Bu durumda bende çok heyecanlanıyorum tabi. Önemli hissediyorum kendimi.


Yasemin AKTAŞ : Her zaman eseri oluşturanla yorumcusu aynı olmayabilir. Biliyoruz ki derlemeleriniz ve besteleriniz var. Derlemelerinizden, eserlerinizden başka müzisyenlere verdikleriniz var mı?

Altan CİVELEK:
Kendi isteğimle verdiklerim de oldu, söz ve müziğin anonim olduğunu görüp de, bana sorma gereği duymadan albümüne okuyan da oldu. Sormadan albümüne koyup, en azından küçük bir not la da olsa teşekkür eden de oldu. Bunları kendime çok sorun eden bir yapıya sahip değilim. Zaten amaçlarımdan biri de derleme yada bestelerimi, farklı sanatçılar aracılığıyla da olsa insanımıza ulaştırabilmekti

Yasemin AKTAŞ : Karadeniz’in yemyeşil çağlayan ırmakları gibi sesiniz, yorumunuzsa kendi özüyle beslenen dingin, duru, bir göze suyu gibi berrak. Özümsediğiniz kültürü kendinizle yoğurup yeniden bize bizim yüreğimizden çıkmış kadar “biz” dedirterek naifliğinize, içtenliğinize dinleyicilerinizin naifliğini de ekliyorsunuz… Bu duygu yoğunluğunu nasıl bu denli öz yaşıyor ve yansıtabiliyorsunuz?

Altan CİVELEK:
Bunun için kesinlikle dinleyicilerimden, arkadaş ve dostlarımdan sürekli yardım alıyorum. Tabi bu yardım özel bir talep üzerine değil, karşılıklı duygular aracılığı ile kendiliğinden geliyor. Her zaman çok şanslı biri olduğumu düşünmemin en büyük nedeni; beni tanıyan herkesin çok özel, çok duyarlı insanlar olmasıdır. Tıpkı bir aynaya baktığınızdaki yansımanın aynısını alıyorum tüm dostlarımdan. Bunu farklı bir şekilde yansıtmak imkânsız olurdu zaten.

Yasemin AKTAŞ : Ses, muhatabının kulağına varınca ömrünü tamamlar, üzerine rengini(tınısını) konduran yorum ve bıraktığı etki ise sesten sonra da devam ederek estetik bir hazza dönüşür. Sizin sesiniz de bu yegane seslerden biri…

Altan CİVELEK:
Çok teşekkür ediyorum. Umarım müzik hayatım boyunca, sizde bu hazzı aynı tat da sunmayı başarabilirim

Not: Bu Röportaj Yomrahaber Gazetesinde yayınlanmıştır.

Yasemin AKTAŞ, Eylül 2008

ŞEVKET ÇELİK ile SÖYLEŞİ


"Trabzon Şehitleri, Şehitlikleri ve Gazileri”nin yazarı Şevket ÇELİK ile söyleşi


Şevket ÇELİK, beldemizden yetişmiş genç bir yazar. İlk kitabı “Trabzon Şehitleri, Şehitlikleri ve Gazileri”. İşte kitabın yazarı Şevket ÇELİK ile kitabı ve güncel konularla ilgili yaptığım söyleşi…

^^ KaRaYeL^^: Genç bir yazarsınız ve biz sizi çok az tanıyoruz, kitabınızın arkasında sizinle ilgili “Araştırmacı-Yazar” yazıyor. Biz daha fazlasını öğrenmek istiyoruz. Şevket Çelik Kimdir? Nerede yaşar, neler yapar?

Şevket ÇELİK:
1971 yılında Oymalıtepe Beldesi (Atatürk Mah.) dünyaya geldim. İlk ve orta öğrenimi beldemde tamamladım. Lise Tahsilimi Trabzon Affan Kitapçıoğlu Lisesi’nde, Yüksek tahsilimi Anadolu üniversitesi İşletme Bölümü’nde tamamladım.
1991 yılında Karadeniz Gazetesinde Muhabir olarak çalışmaya başladım. 1996-1999 yılları arasında Trabzon’da 15 günlük bir gazete çıkardım(Yeni Trabzon). Bu zaman zarfında Of Belediyesi ve Özdil belediyelerine de belediye gazeteleri çıkardım. 1999 yılında Trabzon Belediyesi’nde Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü Basın bürosunda gazeteci olarak göreve başladım. Halen ayni müdürlüğe bağlı halkla ilişkiler bürosunda görev yapmaktayım.
1994–1998 yılları arasında Star Televizyonu’nda Sadettin TEKSOY ile Trabzon’da birçok haber programı yaparak ulusal manada bölgemin sesini duyurmaya çalıştım.
Birçok yerel ve ulusal gazetelerde yazı ve fotoğraflarım yayınlanmıştır. 2006 yılında da Mustafa YAZICI hocam ile ortak bir kitabimiz yayınlanmıştır. Karadeniz yazarlar birliği, Atatürk ve Kanuni Mah. Sosyal Yard. Der. , Belediyespor kulübü ve Trabzonspor kulübü üyesiyim. Evli ve 2 çocuk babasıyım.



^^ KaRaYeL^^: Yazın hayatınız nasıl başladı?

Şevket ÇELİK:

Yazın hayatına 1991 yılında Karadeniz Gazetesinde muhabir olarak başladım. O tarihten beri çeşitli gazete dergilerde yazılar yazmaktayım.


^^ KaRaYeL^^: Peki, o zaman "Trabzon Şehitleri, Şehitlikleri ve Gazileri”ni yazma sürecinize gelelim. Kaç yılında başladığınız?

Şevket ÇELİK:

1992 yılında Çataltepe Şehitliği ile ilgili Karadeniz Gazetesinde bir haber yapmıştım. Çataltepe Şehitliği benim yaşadığım bölgeye çok yakın olduğu için oranın içler acısı durumunu çok yakından bilmekteyim. Çataltepe ile ilgili hiçbir çalışmanın olmaması beni çok etkilemişti. Karınca kararınca bir şeyler yapabilmek için çalışmalara başladım. Çataltepe Şehitliği için Trabzon’dan Rize’ye kadar ne kadar kütüphane varsa hepsinde araştırmalar yaptım. Resmi makamlara başvurarak birçok bilgi ve belgeye sahip oldum. 1994 ve 1998 yıllarında da iki kez Çataltepe şehitliğinin ulusal manada tanıtılması için Sadettin TEKSOY’u davet ettim. Sadettin bey ile şehitliğimizin durumunu Star Televizyonu ile Türkiye gündemine taşıdık.
Çataltepe Şehitliği için araştırma yaparken bölgemiz şehit ve şehitlikleri içinde birçok belge dokümana sahip oldum.
Ayrıca Ana ve Baba tarafından da şehit torunuyum.


^^ KaRaYeL^^: Kitabın oluşum evresinde Değerli hocamız Araştırmacı Yazar Mustafa YAZICI ile yollarınız nasıl keşişti, donanımlarınızı nasıl birleştirdiniz ve nasıl bir görev bölümü yaptınız yoksa kitabın tüm evresinde birlikte mi adım attınız?

Şevket ÇELİK:

Mustafa Hocam ile Karadeniz Gazetesinde muhabir olarak çalışmaya başladığım 1991 yılından beri tanışmaktayız. Hocam ile olan dostluğumuz Belediyede artarak devam etti. Bu güne kadar 60 esere imza atan Mustafa Yazıcı hocam benim her zaman ilham kaynağım olmuştur. Hocamın bazı eserlerine bilgi, belge, fotoğraf ve dizgi olarak katkıda bulundum.
Mustafa hocam şehitlerle, şehitliklerle ilgili bendeki bilgi ve belgeleri bildiği için sürekli bir kitap yazmamı ve bu bilgi ve belgeleri kamuoyu ile paylaşmamı isterdi. Bende bu gün yaparım yarın yaparım diye hep işi ağırdan alırdım. Sonunda hocam sen bunu yapmayacaksın gel bunu beraber yapalım diye bir teklifte bulundu. Bende kabul ettim. Hocamız ile yaklaşık 5 yıl beraber çalıştık. Hocamın bilgi ve belgeleri ile benim bilgi ve belgelerim birleşince çok güzel bir eser meydana gelmiş oldu.
Hocam ile yurt içindeki bazı şehitlikleri ayrı ayrı ziyaret ederek çalışmalarda bulunduk. Ben Edirne Kapı, Dumlupınar şehitliklerinde, Mustafa hocam da Çanakkale ve Kıbrıs şehitliklerinde çalışma yaptı.

^^ KaRaYeL^^: Kitabın içeriğine baktığımızda birçok farklı doküman ve fotoğraf var. Bu anlamda kitabınıza dair ilk huzme içinize ne zaman düştü ki bu kadar geniş bir arşive argümana sahip oldunuz?

Şevket ÇELİK:

Anne ve Baba tarafından şehit torunu olduğum için içimdeki huzme her zaman vardı. Babamın dedesi Arabistan’da annemin dedesi de Balkan harbinde şehit olmuştur.

^^ KaRaYeL^^: Kitabınızda ana başlıklar neler mesela? Araştırmalarınıza nereden başladınız?

Şevket ÇELİK:

Kitabımızı; Trabzonlu Şehitlerimiz, Şehitliklerimiz, Trabzonlu Gazilerimiz, Şehitlerimiz ve Gazilerimiz hakkında bazı manzum hatıralar ve bilgiler, Trabzon ve Bölgesinde Osmanlı-Rus savaşlarına ait bazı hatıralar ve Basından haber başlıkları altında altı ana başlıkta topladık.
Şehitlerimizi; Asker ve Polis Şehitlerimiz olarak Şehitliklerimizi de; Trabzon’daki Şehitliklerimiz ve Trabzon dışındaki Trabzonlu Şehitliklerimiz diye gruplara ayırdık.
Bu kitabı hazırlarken Mustafa hocam ile arşivlerimizi birleştirdik. Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı- Trabzon askerlik dairesi, İl jandarma Alay komutanlığı, İl Emniyet Müdürlüğü, Muharip Gaziler Derneği, şubelerimizin arşivlerinden yararlandık.




^^ KaRaYeL^^: "Trabzon Şehitleri, Şehitlikleri ve Gazileri" Kitabınızın gerek araştırma gerek oluşum evresinde ziyaret ettiğiniz şehitliklerimiz de olsun ya da görüştüğünüz gazilerimizle olsun sizi derinden etkileyen bir durumla karşılaştığınız oldu mu?

Şevket ÇELİK:

Her şehidimizin ayrı bir mazisi vardır. Araştırmalarım esnasında Dumlupınar şehitliğini ziyaretim esnasında ömrü savaşlarda geçen bir babanın hiç görmediği oğlu ile Dumlupınar’da karşılaşıp beraber şehit olmaları beni çok üzmüştü.


^^ KaRaYeL^^: "Trabzon Şehitleri, Şehitlikleri ve Gazileri" kitabı belli ki çok önce sizin yüreğinizde oluşmuş. Araştırma evrenizde daha önceden bilinemeyen gün ışığına sizin araştırmalarınız neticesinde çıkan bir şehitliğimiz oldu mu? Olduysa bundan sonraki süreçte neler yaptınız?

Şevket ÇELİK:

• Trabzon’daki Şehitliklerimizin haritasını KTÜ Jeodezi Bölümündeki hocalarımız sayesinde çıkardık.
• Sifter Şehitliği için iki bayrak direği yaptırarak şehitlerimizin kabirlerine diktirdik.
• Seslikaya Şehitliğine ilk Bayrak direğini Sadettin TEKSOY ile beraber diktik. Çabalarımız sonucu şehitliğimizin etrafı duvar ile çevrilerek koruma altına alındı.
• Çataltepe Şehitliği ile ilgili yapmış olduğumuz çalışmalar sonucu şehitliğe olan ilgisizliği bir nebze olsun ortadan kaldırdık.
• Bahçecik mezarlığında kabri bulunan bir şehidimizin 15 yıldır yapılmayan mezar başlığını bir arkadaşımızın yardımıyla yaptırdık.
• Biz kitabımızı yayınladıktan sonra kitabı alan bir vatandaşımız kitaptan faydalanarak şehit olmuş olan babasının Çanakkale’deki kabrini bulup Trabzon’a döndüğünde bizlere teşekkür etmiştir.

Bunlara benze birçok olayla karşılaşmaktayız.



^^ KaRaYeL^^: "Trabzon Şehitleri, Şehitlikleri ve Gazileri" kitabınızı tüm araştırmaları bitirip baskıya gönderdiğinizde “şu eksik kaldı” veya “şu da olsaydı” dediğiniz bir bilgi, bir doküman kaldı mı elinizde?

Şevket ÇELİK:

Trabzon Şehit ve Gaziler diyarıdır. Tüm şehit ve gazilerimizi kitabımızda toplama imkânımız olmadı. Biz elimizdeki mevcut bilgiler ile bir eser meydana getirmeye çalıştık. Mesela; Sarıkamış’ta şehit olan 90 bin vatan evladımızdan 2 bini Trabzonlu idi. Trabzonlulardan kurulmuş olan 9. Kolordu mensupları Tamamen şehit olmuştu. Bu şehitlerimizin çok azının bilgilerine ulaşabildik. Şehitlerimizle ilgili çalışmalarımız yine devam etmektedir.



^^ KaRaYeL^^: Kitabınız piyasaya çıktıktan sonra ne gibi eleştiriler aldınız, nelerle karşılaştınız?

Şevket ÇELİK:
Kitabımız daha piyasaya çıkmadan önce Trabzon kamuoyunun gündeminde idi. Çalışmalarımızı görmeyen bilmeyen bazı insanların eleştirisi ile bilenlerinde övgüleri ile karşılaştık. Ama kitabımız basıldıktan sonra mükemmel bir eser odluğunu herkes gördü ve takdir etti. Kitabımızı görmeden eleştiri yapanlar bile kitabımızdan çok sayıda alarak ne kadar bir yanılgı içersinde olduklarını gösterdiler.


^^ KaRaYeL^^: Oymalıtepe Beldesi’nin yetiştirdiği en genç yazarlardan birisiniz, Oymalıtepe Beldesi için özel bir çalışmanız, özel bir araştırmanız var mı?

Şevket ÇELİK:

Beldem ile ilgili yaklaşık yirmi yıldan beri bilgi ve fotoğraf toplamaktayım. Bu çalışmalarımı bir kitap halinde meydana getirme çalışmasındayım. Kitabın dizim aşamasındayım.


^^ KaRaYeL^^: Sırada ne var peki? Yeni bir araştırma mı?

Şevket ÇELİK:
2003 yerel seçimleri öncesinde Özdil eski Belediye Başkanı Adnan BIYIKLIOĞLU’nun katkıları ile Özdil Beldesine hazırlamış olduğum ve seçim ve maddi imkânsızlıklar yüzünden basamadığımız bir kitabım vardır.
Proje aşamasında olan bazı çalışmalarım daha var.


^^ KaRaYeL^^: www.sevketcelik.com adresli bir siteniz var. Neden "Trabzon Şehitleri, Şehitlikleri ve Gazileri" için bir site değil de kişisel bir site yaptınız, sitenizde neleri paylaşmak istiyorsunuz izleyicilerinizle?

Şevket ÇELİK:

Sitemin ana gayesi şehitler ve gazileri tanıtmaktır. Bölgemizin tanıtımına katkıda bulunmak amacındayım. Lakin henüz sitemiz aktif duruma geçmedi.



^^ KaRaYeL^^: Bu soruyu gazeteci geçmişinize istinaden soruyorum. Türkiye’nin politik durumu ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Rahatsızlıklarınız var mı?


Şevket ÇELİK:

Her Türk vatandaşı gibi bazı konularda hassasiyet göstermekteyim, fakat bunun yanında ülkenin bulunmuş olduğu konjektürü değerlendirdiğimde ülkemiz gayet iyi yönetilmekte inşallah daha güzel günleri hep birlikte görürüz.

^^ KaRaYeL^^: Biraz magazinsel bir soru olacak ama bugün başucunuzda hangi kitap var, ya da hangi kitabı okuyorsunuz?

Şevket ÇELİK:
“Yakınçağ Türkiye Tarihi” ile Ali Şükrü Bey- Osman Ağa olayının canlı şahidi Muharrem çavuşun anılarını anlatan bir kitapçık okuyorum


Kıtabın tanıtımı 18 mart şehıtler haftasında Trabzon Zolugrant ötelde yapılmıştır